İlk çeyrekte BIST ve altın kazandırdı
Risklerin daha yoğun olarak konuşulduğu bu dönemde, makroekonomik görünüm ve piyasa performanslarının örtüşmediğini gördük. Bu yeni bir durum değil, bir süredir devam ediyor. Piyasalar tüm endişelere rağmen yüksek bir risk iştahı ile olumlu seyrederken gelişen ülkelere para girişi yaşanıyor. Bunun sorumlusu merkez bankaları… ABD Merkez Bankası faiz artırım sürecini küresel ekonomideki riskler nedeni ile yavaşlatmak durumunda kaldı. Öte yandan Japonya ve Avrupa’da negatif faiz uygulamaları, ülke ekonomilerinin çok yakın zamanda toparlanamayacağı beklentisi yaratıyor.
Dünya ekonomisinde büyümeye dair endişelerin gündemde olduğu ve terörün gelişmiş ülkelerde de korku saldığı birinci çeyrekte MSCI Gelişen Ülke Endeksi yüzde 5 oranında değer kazandı. Söz konusu dönemde MSCI Türkiye Endeksi yüzde 17’ye yakın yükseldi. BİST100 ise yüzde 16’lık değer kazancı ile Türkiye’de en çok kazandıran yatırım aracı oldu. Düşen tahvil faizlerinin bankacılık sektörü hisselerine destek olduğu bir dönem yaşandı ancak son dönemde banka bazlı haberler bu olumlu havanın bankalar için sınırlanmasına neden oldu. BİST Banka Endeksi ilk çeyrekte yüzde 13,52’lik yükselişle borsanın gerisinde kaldı. En dikkat çekici hareket ise mali yapıları problemli olan ve yıl için men cezaları ile gündeme gelen spor kulüplerinin hisse senetlerinin işlem gördüğü BİST Spor Endeksi’nde yaşandı. Bu endeks ilk çeyrekte yüzde 60’a yakın değerlendi. Bu yükselişte şampiyonluk konusunda iddiası olan Beşiktaş’ın hissesinde görülen yüzde 130’u aşan yükseliş etkiliydi.
BİST100 endeksinde ikinci çeyrek itibariyle şu sıralarda yüzde 10’un hemen altında işlem gören tahvil faizi, Bankacılık Sektörüne ilişkin beklentiler, küresel borsaların yönü, FED adımları, TCMB faiz kararları ve petrol fiyatları belirleyici olmaya devam edecek.
Endekste 80 bin seviyesinin korunması, yükseliş hareketinin devam etmesi açısından önemli olacak. Kısa vadede ilk aşamada 83.500, ardından 84.300 ve 86.600 destekleri izlenecek.
Gelişen ülke para birimlerinin değer kazandığı ilk çeyrekte Türk Lirası da güç kazandı. Bu dönemde dolar aleyhine işlem yapanlar kazandı. Yılın geri kalan kısmında dolarda düşüşün sürmesi için FED’in “güvercin” duruşunu koruması gerekir ancak beklenti en az 2 faiz artırımı yapması yönünde. Ayrıca yeni başkanı belli olacak olan TCMB’nin faiz koridorunun üst bandında indirimlere devam etme niyeti var gibi gözüküyor. Bütün bunlar TL tarafındaki güç kazancını sınırlayabilecek unsurlar.
İlk çeyrek dolar ve altın arasındaki ters korelasyonun teyit edildiği bir dönem oldu. Dolar endeksi ABD Merkez Bankası’nın para politikalarının etkisi ile yüzde 4 oranında düştü ve 94 seviyesine geriledi. Altın da bu gelişmenin etkisi ile 2016’nın sürpriz yatırım aracı oldu. Ons bazında Altın fiyatı yüzde 15’e yakın yükselirken, dolardaki gerilemenin etkisi ile gram bazında Altın’ın primi yüzde 10 ile daha sınırlı oldu. Yani TL’nin güç kazanması Gram Altın’da yükselişin daha az hissedilmesine neden oldu.
Peki, borsadan sonra en çok kazandıran ikinci yatırım aracı olmayı başaran Ons Altın için ikinci çeyrek de parlak geçecek mi? Bu sorunun yanıtı için FED’in faiz artırımlarını hangi sıklıkta yapacağı kritik öneme sahip olacak. Dolar bu şekilde düşmeye devam ederse Altın yatırımcısı da kazanmaya devam edecektir. Burada 1243 seviyesi kısa vadeli bir direnç ve bu seviye aşılırsa kısa vadeli düşüş treni yukarı yönlü kırılabilir. Bu durumda 1260-1270 dolar seviyeleri gündeme gelebilir. 1280 seviyesi çok önemli, bu seviyenin üzerinde 1305 dolara kadar bir hareket izlenebilir. Düşüşlerde ise 1205 dolar seviyesine dikkat! Bu arada son açıklanan ABD Tarım Dışı İstihdam verisinin ardından Altın fiyatlarının düşüşe geçtiğini de belirtelim. İstihdam artışı beklentileri aşarken işsizlik oranının yükseldiği görülüyor. Bu veri sonrası yakından izlenen CME verilerine göre Haziran ayında faiz artırımı bekleyenlerin oranı %28,4’e yükseldi. İkinci çeyrekte FED’i izlemeye devam edeceğiz.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN