Reel sektörü tedavi için açıklanan çözümler
<ımg hspace="10" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66ced3f9601c04688fb9d50d.jpg" align="left" vspace="5">13 Ocak tarihli ”sorunu doğru teşhis edip ilacı doğru dozda vermek” başlıklı yazımda Türkiye’nin durgunluğa doğru sürüklenmekte olduğunu ve alınması gereken tedbirleri belirtmiştim. O dönem açıklanan veriler nereye doğru gitmekte olduğumuzu çok açık bir şekilde göstermekteydi. O günden bugüne alınan en önemli tedbirin otomotiv sektörüne yönelik vergi indirimi olduğunu görüyoruz.
Bu sayede sektör stok eriterek nefes alabilmiştir. Oysa yazımda da belirttiğim gibi yurtiçi üretime yönelik olmaktan ziyade sektörel olması nedeniyle ithal otolar da bu imkanı kullanmış ve iç dinamizmin canlandırılması için ödenen bedel kısıtlı etki yaratabilmiştir. Bütçe açığı vererek iç talep kamuyla desteklenmiş olsa da, yazımda belirttiğim iç talebi artırıcı tedbirler yerine yatırımı artırıcı tedbirler alınmaya devam edilmektedir. Sanayimizin tam kapasite ile çalışmaması ve üretim daralması yüzünden işsizliğin oluşması nedeniyle alınan yatırım özendirici tedbirlerin TALEP sorununu çözmesi pek olası görülmemektedir. Arzı (üretimi) artırmaya yönelik tedbirleri bir kenara bırakıp en kısa zamanda talebi artırıcı tedbirlere odaklanmak gerekmektedir.
Kapasite kullanım oranı Nisan 2008’de 81,7 iken Nisan 2009’da 66,8’e düşmüştür. Bunun sebebi yatırım eksikliği değil talep noksanlığıdır. Böyle bir ortamda yatırım teşvikleri piyasayı canlandırmayacaktır. Aksine mevcut firmalara haksız rekabet yaratacağından onların faaliyetlerini durdurmasına bile neden olabilecek bir süreç başlatılmış olacaktır.
Global krizin ülkemizi en az zararla etkilemesi için çözüm talebi canlandırıcı tedbirlerden geçmektedir. Örneğin; kriz süresince yurt dışı fuar katılımlarına teşvik ve destekler yüzde 100 çıkarılmalıdır. Uluslar arası B2B e-ticaret sitelerinin üyelik giderlerine destekler yüzde100’e çıkarılmalıdır. KDV, SSK Bağkur gibi nakit ödemelerin piyasalardaki vadeler dikkate alınarak tahakkuk ettiği tarihte değil, ileri tarihli çeklerle tahsil edilmesi sağlanmalıdır.
Talep oluştuğu takdirde, kapasite kullanım oranı, istihdam, üretim artacaktır. GSMH artışına bağlı olarak vergi gelirleri de artacağından, bu tür tedbirlerin uzun vadede kamu gelirlerini artırıcı etkisi de bulunmaktadır.
Karşı taraf (default) riski bahane ederek kredi faizlerini düşürmeyen bankacılık sektörüne teminat eksiğinin kredi garanti fonu tarafından sağlanarak bu bahanenin arkasına sığınmaları engellenmelidir. Tüm dünya kriz finansmanı için düşük faizlerle eurobond satarak kaynak toplamaya çalışırken, bu furyaya seyirci kalınmamalı ve uzun vadeli eurobond ihraçlarıyla gerekli kaynaklar en kısa zamanda oluşturulmalıdır.
Saygılarımla
Hikmet Baydar
Ekonomist-Danışman
ımg>
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN