Nereye gidiyoruz?
<ımg hspace="10" src="https://image.hurimg.com/i/hurriyet/75/0x0/66ced435601c04688fb9d606.jpg" align="left" vspace="5"> Ocak 2008 ayı ÜFE rakamı aylık bazda % 0,42 artarak beklentilerin altında gerçekleşti.Yıllık bazda % 6,44 olan oran üretici fiyatlarında yıllık bazda ne kadar artış olduğunu göstermektedir. Bazen genelleme yapmak önemli problemleri görmemize engel olabilir. Enflasyon düşüyor diye sevinirken neden düştüğüne bakılmadığı takdirde durgunluk içinde enflasyona ve resesyona davetiye çıkarıldığını göremeyiz.
Enflasyonu düşüren sektörler -%6,86 ile giyim imalatı, -%3,49 ile mobilya imalatı ve -%2 ile büro makineleri imalatıdır. Enflasyonu olumsuz etkileyen sektörler ise; %30,85 ile petrol ürünleri, %23,89 ile ham petrol dogalgaz, %20,14 ile metal cevheri,%13,44 ile suyun toplanması arıtımı dagıtımı ve %12,57 ile gıda ürünleri ve içecek imalatıdır.
En son açıklanan sanayi üretim verisine baktığımızda 2007 yılı aralık ayında 2006 aralık ayına göre %1,4 azalış gerçekleşmiştir.
Bu verileri bir araya getirdiğimizde karşımıza çıkan tablo önemli sıkıntıların habercisi gibi görünüyor. Şöyleki;
Enflasyonun en fazla düştüğü sektörler tüketime yönelik sektörler olurken en yüksek arttığı sektörler enerji ve hammadde girdileri yaratan ve bütün sektörlerin maliyetlerini etkileyen sektörlerdir. Diğer bir deyişle şirketlerin maliyetleri hızla artarken ürünlerin satış fiyatları düşmüştür.
Basit bir örnek; Tekstil sektörünün mamül ürün fiyatları hızla düşerken enerji ulaşım gibi girdi maliyetleri hızla artmıştır.
Sanayi üretimindeki azalışı da dikkate alırsak, maliyetleri artan ciroları düşen sektörlerde ciddi sıkıntıların başlamak üzere olduğunu kolaylıkla anlayabiliriz.
TCMB’nin uygulamakta olduğu yüksek faizlerin yanında piyasada dolaşan paranın da (emisyon) azalma trendi içinde olduğunu bu resme eklediğimizde likidite probleminin şirketleri duvara doğru götürmekte olduğunu söylemek pek de zor değil.
2007 yılı gerçekleşmelerine baktığımızda Türkiyemizin çok yüksek reel faizler ödediğini üzülerek görmekteyiz. İç piyasada sıkışma ve daralma ile beraber talebin zayıf kalması nedeniyle düşük yurtiçi satışlar global resesyonla birlikte ülkemizi ciddi risklere maruz bırakabilir. Global resesyona karşı genç ve dinamik Türk tüketicisinin önemli bir emniyet sübabı görevi görmesinin zamanı gelmiştir.
Şu soruyu sorarak yazımı tamamlamak istiyorum. Bir yandan yurtiçi talebi baskı altında tutarak insanımızın alışveriş yapmalarını engelleyici yüksek faiz politikalarıyla enflasyonu düşürmeye çalışmak, tüm dünya amerikan dolarından kaçarken yüksek reel faizler ödeyerek dolar cinsi borç kapamak sizce başarımıdır?
Bir sonraki yazımda kurlar üzerinde duracağım...
Saygılarımla,
Hikmet Baydar
Ekonomist-Danışman
ımg>
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN