1,8250 seviyesi görülebilir
ımg>Hikmet BAYDAR
www.3-goz.com
Orta vadeli göstergeler yukarı sinyalleri vermeye devam etmektedir. Ancak RSI göstergesinin aşırı riskli sınırında olması ve açıklanan veriler ve yorumlarla 101,2690 seviyesine kadar gevşemesi bir kar realizasyonu ihtimalini artırmıştır. Önemli desteği 99,84 seviyelerindedir.
€/$ paritesi dün 1,2942-1,2999 bandında hareket ederek dar marjda işlem görmüştür. Orta vadeli aşağı sinyallerine rağmen sıkışması bugün için tepki çıkışı sinyali üretmesine neden olmuştur. Sabah işlemlerin 1,2977-1,3026 bandında gerçekleşmesi tepkiyi sabahın erken saatlerinde gerçekleştirdiğini göstermektedir. 1,30 seviyesinin üzerinde güçlü görünmeden yukarı eğiliminden bahsedemeyeceğiz.
Avro/TL paritesine baktığımızda; Dün 2,3402 seviyesinden güne başlayarak 2,3312-2,3536 bandında hareket ettiğini görüyoruz. Kapanışı 2,3493 seviyesinden yapan parite bu sabah 2,3501-2,3569 bandında hareket etmektedir. Orta vade aşağı sinyallerinin son bulabilmesi için 2,3685 seviyesinden işlem geçmesi gerekmektedir. Şimdilik yatay seyirde hareketine devam etmektedir.
USD/TL paritesine baktığımızda; Dün 1,8043 seviyesinden güne başlamış ve 1,7987 seviyesinden gelen alımlarla 1,8138 seviyesine kadar yükselmiştir. Kapanışı 1,8116 seviyesinden yapan parite bu sabah 1,8074-1,8114 bandına sıkışmış vaziyettedir. Orta vade yukarı sinyalleri gelmeye devam eden paritede önümüzdeki günlerde 1,8250 seviyesindeki önemli direncine kadar yükseliş yaşaması potansiyeli var. 1,80 seviyesi destek konumuna gelmiş durumdadır.
Yurt içine baktığımızda; Merkez Bankası tarafından açıklanan verilere göre Mart ayı cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı ayına göre %13.8 azalarak 5.4 milyar dolar ile beklentilerin altında geldi. (Piyasa beklentisi: 5.9 milyar dolar). Mart ayında cari işlemler açığında dış ticaret açığı kaynaklı bir düşüş görülmesine karşın beklentilerden sapmada artan turizm gelirleri etkili oldu. Şubat ayında 48 milyar dolar olan 12 aylık kümülatif cari işlemler açığı ise bir önceki aya göre 868 milyon dolar azalarak 47.1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylece diğer rating kuruluşlarının üzerinde de not artırımı baskısı daha da kuvvetlenmiş durumdadır.
Mart ayında 9.3 milyar dolarlık bir finansman girişi dikkat çekerken Cari işlemlerden doğan döviz ihtiyacının üzerinde gerçekleşen döviz girişi beraberinde rezerv artışını da getiriyor. 2012 yılının ilk çeyreğinde 1.3 milyar dolar artan rezerv artışı 2013 yılının aynı ayında 7.5 milyar dolara kadar yükseldi. Bu durum TL’nin talep gördüğünü açıkça göstermektedir.
Goldman Sachs’ın Türkiye’ye ilişkin açıklamaları dikkatimizi çekiyor. Kısa vadeli makro ekonomik görünümü için yapıcı olmaya devam ediyorlarmış. Dış yükümlülüklerin hızlı birikimi uzun vadeli makro riskler yaratıyormuş. Borçlar daha çok reel kesimde yoğunlaşmakta olduğundan riski reel sektör alıyor görünüyor. Burada ilgimizi çeken konu AB ülkeleri borçlanmak için ECB’yi ve Japon Hükümetini arkasına alırken, Faizlerin rekor düşük seviyesinden rahat borçlanan Türkiye neden rahatsız ediyor?
Yurt dışına baktığımızda; Japonya ile ilgili önemli verilerin açıklandığını görüyoruz. Japonya Nisan ayı Kurumsal ürün fiyatları endeksinde düşüş beklenirken değişme olmamış, yurt içi kurumsal ürün fiyatları ise beklenenden fazla artmış. Yani beklenenden hızlı enflasyon geliyor olabilir. İthal fiyatları endeksinde yıllık %9.5 artış zaten enflasyonun kaynağını göstermektedir. Değer kaybeden JPY enflasyon ithal etmeye çoktan başlamış bile. Japonya’dan kaçan sermayenin AB ülkeleri borçlanmasını rahatlattığı bilinen bir gerçek. Bunun sonuçlarını da önümüzdeki dönemde gözlemleyeceğiz. Japonya Hükümet sözcüsü Suga Yen’de son zamanlarda yaşanan düşüşlerin düzeltildiği ve ekonomideki kritik noktayı atlatmaya başladığına inandığını açıkladı. Japonya Ekonomi Bakanı Amari ise kurların vahşice dalgalanmamasının önemli olduğunu belirtti. Bu durumda USD/JPY 77 seviyesinden 102 seviyesine kadar değer kaybederek önemli bir dalgalanma yaşamış durumda. Bu hareketin Japon Hükümetinin güdümünde yapıldığı piyasalarca konuşuluyor. Kısacası makro ekonomik verilere dayalı bir piyasa hareketi değil. Jp Morgan Çin’in büyüme beklentisini düşürünce Çin borsası tepetaklak düştü. ABD’de ise parasal genişlemenin yavaşlaması üzerine açıklamalar yapılıyor. Bu durumla USD’nin değerlenmesi için spekülasyon yapılmış oluyor.
Kısacası kriz hala devam ediyor ve kılıçlar iyice çekilmiş durumda. Bu nedenle de paritelerde sert ve beklenmedik hareketler de olabiliyor.
Bir okurumuz JPY alınırmı diye sormuş teknik veriler aşırı riskli ama hala USD/JPY yukarı dediğinden yorum yapmakta zorlanıyoruz. Ancak veriler ve gelen açıklamalar bir miktar paritenin düşebileceğini gösterdiğinden. Bir miktar JPY alım yapmak kısa vadeli ödemeleri garantiye almak mantıklı sanırım.
Önerimiz; 1,80 seviyelerinden USD/TL alarak orta vade yukarı sinyallerine paralel pozisyon taşımak teknik açıdan mantıklı görünüyor.
Saygılarımla
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN