Temmuz’un kalanı virajlarla dolu
Temmuz ayının kalan yarısında, borsadaki mevcut iyimser havayı daha da hızlandırabilecek veya olası kâr satışlarını tetikleyebilecek potansiyele sahip olan gelişmelerin öneminin arttığını söylemek mümkün.
Kısa kısa ayın kalan bölümünde öne çıkması beklenen başlıkları ele alalım.
14 Temmuz Cuma günü (bugün) itibariyle ABD’deki şirketlerin 2017 yılı ikinci çeyrek finansal sonuç açıklama dönemi başladı. İlk olarak Citibank, JP Morgan ve Wells Fargo gibi önemli bankaların beklentilerin üzerinde gelen sonuçları karşılandı. Tarihi zirvelerde olan ABD endekslerinin küresel piyasalara olan etkileri göz önüne alındığında bundan sonra açıklanacak şirket kârlarının göstereceği eğilimin oldukça önemli olduğunu söylemek mümkün. Kârların ağırlıklı olarak beklenti üzerinde gelmesi küresel piyasalardaki risk iştahının daha da artmasını tetiklemesi güçlü bir olasılık. Ancak, güçlü gelen kârlara ABD endekslerinin çok fazla tepki vermemesi olası ciddi düzeltmenin işaret fişeği olarak değerlendirilebilir. Beklentilerin altında kalacak rakamların da mevcut seviyelerin pahalı olduğu algısını güçlendirerek, satış baskısını tetikleyecek bir diğer etken olması beklenebilir.
Hükümet tarafından hazırlanan 180 günlük eylem planının 17 – 21 Temmuz haftasında açıklaması bekleniyor. Planın detaylarına dair şu ana kadar çok sağlıklı bilgiler kamuoyuna yansımış değil. Yılın ilk yarısında kredi büyümesine ve dolayısıyla da ekonomik büyümeye önemli katkı sağlayan Kredi Garanti Fonu’na ait etkilerin yılın ikinci yarısında normalize olması beklenmekte. Bundan dolayı, açıklanacak detaylar ekonomik büyümeye önemli bir katkı gelebileceği beklentilerini kuvvetlendirirse, borsa tarafındaki iyimserliğin arttığı görülebilir. Bu hafta BİST tarafında gözlenen iyimserlikte diğer gelişmeler kadar bu konudaki beklentilerin de bir miktar rol oynamış olabileceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla, açıklanacak detayların piyasaları tatmin etmemesi durumunda borsa tarafında bir miktar kâr satışıyla karşılaşılması da muhtemel diyebiliriz.
Ayın geri kalan bölümüne ait en kritik gelişmelerden biri de şüphesiz Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 20 Temmuz’daki toplantısı olacak. ECB Başkanı Draghi’nin Haziran ayı sonunda enflasyon üzerindeki aşağı yönlü baskıların azalmasıyla para politikasının normalleşebileceği yönündeki açıklamaları, piyasalar tarafından ECB’nin mevcut varlık alım programını yakın bir gelecekte sonlandırabileceği şeklinde yorumlandı. Kısa bir süre sonra ECB kaynakları tarafından açıklamaların piyasalar tarafından yanlış anlaşıldığı ifade edilse de euro ve Avrupa ülkelerinin tahvil faizlerindeki artış sürdü. Bundan dolayı ECB tarafından varlık alımlarının geleceğine ilişkin verilecek mesajlar son derece kritik olacak. Draghi’nin ağırlıklı olarak, önceki açıklamalarından sonra ECB kaynaklarının ifade ettiği gibi yanlış anlaşıldığı yönünde mesajlar vermesi euro ve Avrupa tahvillerinde gözlenen hareketin terse dönmesine yol açabilir. Ancak, Euro Bölgesi’ndeki toparlanmanın sürdüğü ve devam edeceği yönünde verilecek mesajların euro ve tahvil üzerindeki yukarı yönlü etkileri korumasını sağlayabilir. En büyük dış ticaret ortağımız olan Avrupa Bölgesi’ndeki toparlanmanın devam edeceği/güçleneceği yönündeki mesajların Borsa İstanbul’a olumlu etkide bulunması beklenebilir.
Diğer taraftan, Draghi’nin piyasanın varlık alım konusundaki merakını tam olarak Ağustos ayında gidermeyi tercih ettiği de görülebilir. Zira, ECB Başkanı Draghi’nin Ağustos ayı sonunda yapılacak olan Jackson Hole toplantısına 3 yıl sonra ilk kez katılacağı duyuruldu. Her yıl Ağustos sonlarında Wyoming’de Kansas City Fed tarafından düzenlenen para politikası sempozyumu olan ve Jackson Hole olarak bilinen toplantılar yatırımcıların yakın takibinde oluyor. Bütün dünyadan birçok önemli merkez bankacının katılması ile bazı kritik politika değişikliklerine yönelik mesajların önceki dönemlerde bu toplantılarda verilmiş olması Jackson Hole toplantılarının önemini artırmakta. Örneğin, Draghi, 3 yıl önce katıldığı Jackson Hole toplantısında parasal genişlemenin başlayacağı sinyalini vermişti.
Draghi’nin genel olarak piyasalardaki dengeleri bozmayacak mesajlar vermesini ve hatta bu hafta Yellen’da olduğu gibi beklenenden güvercin olarak yorumlanabilecek bir duruş sergilemesini görme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyoruz.
21 Temmuz Cuma günü ise gözler Fitch’e çevrilecek. Fitch, 27 Ocak 2017 tarihinde yaptığı son güncelleme de Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin alt sınırı olan "BBB-"den 1 basamak indirerek "BB+" seviyesine düşürmüş, not görünümünü "durağan"da olarak belirlemişti. Bu karar verilirken siyaset ve güvenlik konularındaki zorluklar ile TL’deki hızlı değer kayıplarına atıfta bulunulmuş ve özel sektöre verilen kredilerin GSYH’ye oranındaki artışın hassasiyet oluşturduğu ifade edilmişti. Son güncellemeden bu yana referandumun geride kalması, TL’de gözlenen görece güçlenme ve Fitch’in Türkiye büyüme tahminini geçen ay 2017 ve 2018 için sırasıyla % 2.3 ve % 1.3’ten % 4.7 ve % 4.1’e revize etmesi gibi gelişmeler bir önceki not düşüşüne dayanak olan bazı negatifliklerin ortadan kalktığını işaret etmekte. Diğer taraftan, jeopolitik gelişmeler ve Kredi Garanti Fonu etkisiyle ciddi bir sıçrama gösteren kredi büyümesi gibi gelişmeler de Fitch’in işaret ettiği zorluk ve hassasiyetlerin bir kısmının da devam ettiğini işaret ediyor. Bunları bir araya getirerek Fitch’in, kredi notu olmasa bile not görünümünde yukarı yönlü bir revizyona gitmesinin sürpriz olmayacağını söyleyebiliriz. Yapılacak olası yukarı yönlü revizyon TL varlıklara olan ilginin bir miktar daha iyileşmesini sağlayabilir.
Temmuz ayı sonunda takip edilecek önemli gelişmelerden biri de 26 Temmuz’daki Fed kararı olacak. Fed Başkanı Yellen’ın Çarşamba ve Perşembe günü Kongre’de yaptığı yarıyıl sunumlarında para politikası konusunda beklenenden daha güvercin bir duruş sergilemesi (faiz artırımı ve bilanço küçültmenin kademeli olacağı ile özellikle faiz artırım döngüsünün önceki yıllardakinden daha yavaş olabileceği vurgusu) ile enflasyon tarafındaki zorlukları işaret etmesi küresel olarak risk iştahını artırıcı etkide bulundu. Bu ayki toplantıda Fed’in herhangi bir politika değişikliğine gitmesi beklenmiyor; bundan dolayı piyasa üzerindeki etkilerin sınırlı kalması beklenebilir. Ancak, Perşembe ve Cuma günleri gelen ABD enflasyon verilerinin beklentilerin altında kalması sonrasında karar metniyle birlikte yayınlanacak olan metnin satır aralarında Fed’in enflasyon konusundaki beklentileri piyasaların yakın takibinde olacak. Buna ek olarak bilanço küçültmenin zamanlamasına ilişkin verilebilecek olası sinyaller de izlenmeli.
27 Temmuz’da gerçekleştirilecek olan yılın 5. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı da yurtiçi piyasalar ve TL’nin seyir açısından izlenmesi gereken bir diğer kritik başlık olacak. TCMB’nin bu ayki toplantısı da bir önceki ay olduğu gibi Fed kararı görüldükten hemen sonra gerçekleştirilecek. Bununla birlikte, 20 Temmuz’daki ECB kararı ile 21 Temmuz tarihinde Fitch tarafından yapılması beklenen Türkiye Kredi Notu güncellemesi de görülmüş olacak. Aybaşında açıklanacak TÜFE rakamlarının enflasyondaki tansiyonun düşmeye devam ettiğini işaret etmesi ve Yellen’ın mesajları ile zayıf ABD enflasyon verileri sonrasında dolar/TL’de gözlenen TCMB’nin elini güçlendiren önemli unsurlar olarak not edilebilir. Bununla birlikte, enflasyondaki iyileşme devam etse de çift hanelerdeki seyrin sürmesi nedeniyle TCMB’nin bu ayki toplantıda da faizlerde herhangi bir değişikliğe gitmeme ihtimalini yüksek görüyoruz. Zira, TCMB son aylarda yaptığı açıklamalarda enflasyon tarafında belirgin bir iyileşme görülmedikçe para politikasındaki sıkı duruşun korunacağını defaatle vurgulamıştı. Buna ek olarak, enflasyondaki toparlanma eğilimine karşın TCMB’nin ortalama fonlama maliyetini % 11.9 üzerinde tutmayı sürdürmekte olması ile açıklanan TÜFE verileri sonrasında kur tarafında Yellen’ın açıklamalarına kadar gözlenen yukarı eğilim de faizlerde bir değişiklik yapılmama olasılığını kuvvetlendiren unsurlar olarak görülebilir. Faizlerde olası bir indirim öncesinde TCMB’nin Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizini sınırlı bir şekilde aşağı çekerek gelecek piyasa tepkisini ölçmek istemesini yüksek bir olasılık olarak görüyoruz.
Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlerin 2017 yılının 2. Çeyreğine ait finansal sonuç açıklama takvimi 25 Temmuz itibariyle başlayacak ABD şirketlerinin finansal sonuçlarına ilişkin yaptığımız yorumun benzerini BİST için de söylemek mümkün. Açıklanacak kârların beklentilere göre izleyeceği seyir son derece önemli olacak. Ağırlıklı olarak güçlü sonuçların görülmesi durumunda BİST’teki mevcut rekor seviyelerin daha da yukarılara taşındığı görülebilir. Aksi durumda ise olası kâr satışlarının önemli bir düzeltme hareketine dönüşmesi de söz konusu olabilir.
Toparlamak gerekirse, Yellen’ın bu hafta yaptığı açıklamalar ile küresel piyasalar açısından önemli bir viraj daha sorunsuz atlatılmış gibi görünse de ayın geri kalan bölümünde hâlen oldukça kritik verilerin izleneceğini görüyoruz. BİST-100 tarafında 101.700 üzerinde kalındığı müddetçe yukarı yönlü momentumun korunması beklenebilir. Devam eden yükselen kanal baz alınarak yukarı yönlü eğilimin devam etmesi durumunda 108 ve 110 binli seviyelerinde artık radarda olduğunu söylemek mümkün. Diğer taraftan, borsanın bulunduğu mevcut seviyeler ile yukarıda detaylıca ele aldığımız kritik verileri ve şirket finansal sonuçlarını bekleme döneminde, endeks üzerinde de zaman zaman kararsızlığın öne çıkması beklenebilir. Diğer bir ifadeyle, asıl virajlı bölüm şimdi başlıyor…
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN