Kritik Dönemeç Geçildi; Peki Şimdi?
- 9 MART AVRUPA MERKEZ BANKASI (ECB): “MÜZİĞİN SESİNİ BİR SÜRE DAHA KAPATMAYACAĞIZ, AMA...”
- Herhangi bir politika değişikliği yok:
- Faiz oranları uzun bir süre daha mevcut düşük seviyelerini koruyacak
- Varlık alım programına devam, gerekirse büyüklüğü ve süresi artırılabilir
- Ekonomideki ılımlı toparlanma sürüyor, ancak hâlen teşvik edilmeye ihtiyacı var
- Deflasyon riski önemli ölçüde masadan kalktı
En büyük dış ticaret ortağımız Avrupa Ekonomisi ağır aksak da olsa toparlanmaya devam etmesi ve bir süredir bölgede en önemli risk olarak görülen deflasyon ihtimalinin artık tehlike olmaktan çıktığının ifade edilmesi reel ekonomi açısından iyi haber. “Deflasyon riski kalmadı” denmesi piyasa oyuncuları tarafından, mevcut varlık alımının uzatılma ya da artırılma ihtimalinin zayıfladığı şeklinde yorumlandığından euronun bir miktar değerlenme eğilimine girdiği görüldü. Buna karşın, ekonominin toparlanıyor olması ve ECB Başkanı Draghi’nin mevcut genişleyici politikanın korunacağı hatta gerektiğinde daha da genişleyebileceği mesajı şimdilik piyasa oyuncularını ağzına çalınan bir parmak bal olarak yorumlanabilir.
- 14 – 15 MART ABD MERKEZ BANKASI (FED): “ŞİMDİLİK SAKİN OLUN, AMA KÜÇÜK SÜRPRİZLERE DE HAZIR OLUN”
- Beklenildiği gibi 0.25 faiz artımına gidildi è Fed Funds Rate: % 0.75 – 1.00
- Karar 9’a karşı 1 oyla kabul edildi
- 2017 yılı için toplam 3 faiz artırımı beklentisi korundu
- Üyelerin ekonomiye yönelik beklentilerinde önemli bir değişiklik yok
Trump’ın halen belirsizliğini koruyan ekonomi politikasına ilişkin beklentiler, yakın dönemde açıklanan ekonomik veriler ve Fed üyelerinin mesajları sonrasında; faiz artırımına gidilmesine kesin gözüyle bakılıyor, hatta 2017 yılı için 3 defa faiz artırımı olan beklentilerin 4’e yükselebileceği dillendiriliyordu.
Faiz artırımı beklentisi gerçekleşti; ancak bu yılki toplam faiz artırım sayısının 3 olarak korunmasıyla korkulan da olmadı. Ayrıca, Fed’in daha önceki yaptığı iki faiz artırımında (Aralık 2015 ve Aralık 2016) kararı oybirliğiyle almasına karşın; dünkü toplantıda ilk kez 1 üyenin “Faiz artırmayalım” diyerek karara şerh koyması ve Fed Başkanı Yellen’ın her toplantıda faiz artırmak gibi bir düşüncelerinin olmadığını söylemesiyle piyasalardaki Fed stresi yerini iyimserliğe bıraktı.
Kararın ekonomideki mevcut rakamları yansıtması ve başta vergi konusu olmak üzere Trump’ın ekonomi politikalarına ilişkin belirsizliğin sürmesini dikkate alarak; Fed’in “şimdilik” güvercin kalmaya devam ettiğini ancak bu durumun özellikle Trump belirsizliklerinin netleşmesiyle Fed’i küçük sürprizler yapmaya itebileceğini de not etmekte de fayda var.
Karar sonrası Fed Fund kontrat (future) fiyatlarına dayalı olasılık analizlerine bakıldığında piyasanın yılın geri kalanındaki 2 faiz artırımı için Eylül ve Aralık toplantılarını öne çıkardığı; Haziran içinse kararız olduğu görülüyor.
- 16 MART TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI (TCMB): “NE YARDAN NE SERDEN…”
- Sadece Geç Likidite Penceresi Borç Verme faizinde 75 bp’lik artırıma gidildi
- Enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlandırılması için parasal sıkılaştırmanın güçlendirilmesine karar verildiği ifade edildi
Piyasadaki anketlere göre; TCMB’nin faiz koridorunun alt bandı ve politika faizinde değişikliğe gitmesi beklenmezken; koridorun üst bandında 0 – 75 bp, Geç Likidite Penceresi Borç Verme Faizinde ise 50 – 100 bp artırıma gitmesi bekleniyordu. Fed kararı sonrasında TCMB’nin önemli bir faiz değişikliğine gitmeyebileceği yönündeki görüşler de ağırlık kazanmıştı.
Kararın, piyasa beklentilerinin az da olsa altında kalmakla birlikte, kabaca beklentileri karşıladığı söylenebilir. Fed kararı sonrasında 3.67 – 3.68 TL civarına gerileyen kurun kararla birlikte 3.62 TL’li seviyelere kadar gerileyip 3.64 – 3.65 TL aralığında dengelenmesi de bunu teyit eder nitelikte.
Fed kararını görmüş olmanın getirdiği takvim avantajı sayesinde faiz ayarlamasının yapılabilecek en alt sınırdan yapıldığını söyleyebiliriz. TCMB’nin iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma ve enflasyon görünümündeki bozulmanın olduğu bir ortamda işi oldukça zor. Faizlerde bir miktar daha “şahin” ayarlama yapılmış olsaydı kur tarafındaki karşılığı şüphesiz daha fazla olacaktı; ancak TCMB’nin büyümedeki ılımlı seyri bozmama kaygısını da taşıdığını söylemek mümkün. Diğer taraftan, normal şartlarda bir ceza kanalı olan Geç Likiditenin aktif bir politika aracına dönüşmüş olması da çok sağlıklı değil. Zira, buradan sağlanan fona ulaşmak için bankalar gün içinde 16:00’a kadar beklemek zorunda olması bu yapının sürdürülebilirliğini sorgulanmasına yol açıyor.
Özetle, TCMB, ana politika yolları yerine yan yollardan hem enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamaya hem de iktisadi faaliyetteki ılımlı seyre bozmamaya çalışmayı sürdürüyor.
YOĞUN VERİ AKIŞI SONRASI SÜKÛNET ZAMANI
Oldukça yoğun ve kritik bir veri akışı yerini, kısa süreli de olsa, sakinliğe bırakıyor. Ekonomik takvim gelecek 1 haftalık dönemde piyasalardaki mevcut havayı radikal bir biçimde değiştirme potansiyeline sahip bir veri akışı olmadığını işaret ediyor. Dolayısıyla, ekstra bir gelişme olmadıkça şimdilik teknik dinamik ve değerlemelerin bir miktar daha ağır basması beklenebilir.
Tam ortalık süt liman oluyor derken suyu bulanıklaştırabilecek hiç mi bir şey yok soracak olursanız var:
- 17 – 18 Mart G-20 Toplantısı: Kısa vadeli piyasa etkisi açısından genellikle “baki kalan kubbede hoş bir seda” olan toplantıyı, dünya nüfusunun % 64'ünü, küresel ekonominin ise % 80'ini temsil eden ülkelerin önemli politika yapıcıları katıldığından ve orta – uzun vadeli ekonomik resmin anlaşılmasına katkı sağlayacağından göz ucuyla da olsa takip etmekte fayda var.
- Öne Çıkan Veriler: Yurtiçinde piyasa etkisi genellikle “yok hükmünde” olan Tüketici ve Reel Kesim Güveni ile İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı öne çıkan veriler olacak. Büyümenin ılımlı, işsizlik ve enflasyonun yüksek seyrettiği dönemde ekonomideki gidişatı Hanehalkı ve Üreticilerin nasıl yorumladığının takibi açısından izlenebilir. Yurtdışında ise Fed’in kararının hemen ardından muhtemel etkisi sınırlı kalacak olsa da ABD’de yarınki Sanayi Üretimi ve gelecek hafta Cuma günkü Dayanıklı Mal Siparişlerinin ön planda olacağı söylenebilir.
- Fed üyelerinin konuşmaları: Gelecek hafta boyunca birçok Fed üyesinin çeşitli ortamlarda yapacağı konuşmalar olacak. Dünkü basın toplantısı ve güncellenen üye projeksiyonlarında önemli bir değişiklik olmaması nedeniyle gelecek açıklamaların etkisinin sınırlı kalması beklenebilr. Yine de, Fed Başkanı Yellen’ın Perşembe günü Washington’da bir konferansta yapacağı konuşma, Fed’e yönelik beklentilere etki edebileceğinden takip edilmeli.
- Siyasi ve Jeopolitik Gelişmeler: Ekonomi gündemi bu kadar sakinken, olası siyasi ve jeopolitik haber akışlarının piyasa gündeminin üst sıralarına yerleşmesi de oldukça muhtemel. İçeride yaklaşan referanduma, AB ile yakın dönemde gerilen ilişkilere ve özellikle bir süredir gündemin arka sıralarına gerileyen Suriye’deki askeri operasyona yönelik beklenti ve gelişmelerin öne çıkması beklenebilir. Küresel tarafta ise ABD Başkanı Trump’tan özellikle ekonomi politikalarına dair gelebilecek açıklamalar, Avrupa’daki seçim gündemi ile bu hafta İngiltere Parlamentosu tarafından Başbakan May’e AB’den ayrılmaya yönelik resmi süreci başlatma yetkisinin verilmesi nedeniyle Brexit’a ilişkin gelişmeler yatırımcıların radarında olacak.
BORSA VE DOLARDA NE BEKLEMELİ?
BİST-100
Aşağıda, saatlik bazlı BİST-100 grafiği yer almakta. Şubat ayı boyunca sıkıştığı 86.900 - 89.500 bandını Mart ayı başında kıran endeks, hızlı son 2.5 yılın zirvesi olan 91.400’lü seviyeleri test etmiş ve daha sonra gelen düzeltme hareketiyle (TÜFE’nin çift haneye yükselmesi ve Fed’e yönelik beklentilerin etkisiyle) yeniden 89.500 seviyesindeki kanal sınırının altına gerilemişti. Hatırlanacak olursa, endeksin, kısa vadede, 200 saatlik hareketli ortalamaya da karşılık gelen (geçen hafta için) 88.650 seviyesi üzerinde tutunup tutunamayacağı kritik öneme sahip olduğunu belirtmiştik. Şu ana kadar endeksin bu seviyenin üzerinde tutunmuş olması ve yukarıda değindiğimiz gibi kritik dönemecin olabilecek en olumlu senaryolardan biriyle geçilmesi endeksin seyri adına olumlu. Önümüzdeki günlerde piyasadaki havayı önemli ölçüde değiştirme etkisine sahip bir ekonomik veri akışı olmaması nedeniyle endeksin yönü ve hareketlerin hızı açısından teknik dinamikler ile kur tarafındaki gelişmelerin öne çıkması beklenebilir.
Kısa vadeli en kritik direnç konumunda olan 90.800 seviyesinin hacimli bir şekilde kırılması durumunda gelecek hafta içinde bir önceki zirve seviyelerin yeniden test edildiğini görebiliriz. Bu zirvenin de kırılması durumunda bir sonraki durağın 92 bin seviyesindeki psikolojik direnç olması beklenebilir. Diğer taraftan, olası düzeltme hareketinde öncelikli olarak 89.800 – 90.300 aralığındaki boşluğun dolduğunu görebiliriz. Endeksteki iyimser havanın devamlılığı açısından ise 89 bindeki psikolojik destek oldukça kritik bir öneme sahip.Kısa vadede izlenebilecek destek – dirençler grafik üzerinde yer almaktadır
DOLAR/TL
Aşağıda dolar/TL’ye ait günlük bazlı grafik bulunmakta. Şubat ayı boyunca gözlenen aşağı yönlü eğilimle 3.55 TL seviyesine kadar gerileyen kur, Mart ayında yeniden 3.78 TL’li seviyelere yükselmişti. Fed ve TCMB kararlarının ardından bu yazının yazıldığı saat itibariyle (15:00) 3.64 TL’deki desteğini test eden kurun, bu desteği kırması durumunda önümüzdeki günlerde yeniden 3.60 TL ve hatta bir miktar daha aşağısının test edildiği görülebilir. Ancak, TÜFE’deki yüksek seyir ve mevcut risk-belirsizlikler göz önüne alındığında; ekstra bir gelişme olmadıkça, 3.50 – 3.55 TL aralığının altında kalıcı olunması ihtimalini zayıf olarak değerlendiriyoruz. Ocak ayı başında test edilen tarihi zirveden, geçen hafta test edilen dip seviyeye göre grafik üzerinde çizilen Fibonacci Düzeltme seviyeleri kısa vadeli destek – dirençler olarak izlenmeye devam edilebilir.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN