Moody’s sonrası piyasalara ne olacak?
Elimizde kahveler olanı biteni seyrediyor, tüm piyasalardan rahat rahat pozitif ayrışıyorduk. Sonrasında gelen sonbahar da, kış ayları da yaz tadında sıcacık geçti borsa için. Bunun en büyük nedeni ise olası bir not artırım beklentisiydi.
Endekste 48,000‘ler de oluşan üçlü dip formasyonu ve 54,000 ‘de kırılan düşen trend direnci ile çok rahat 71,000 denemesi yaşayıp, kısa vadeli bir düzeltmeden sonra da Mayıs 2013‘te kabaca 93,000 tarihi zirvesi test edilmişti. Bakınız sözünü ettiğim fiyatlara dikkat edin. İlerleyen zamanlarda buralara tekrar dikkat çekeceğim.
Şimdi ufak bir nostalji yaşadıktan sonra gelelim bugüne. Tam 40 ay sonra, tüm küresel piyasaları karşımıza alacak kadar güçlenmemize neden olan sahip olduğumuz kredi not görünümümüzü ne yazık ki kaybettik. 19 Eylül tarihinde Bloomberg‘te yorumcu olarak katıldığım bir programda ‘’ Net bir şekilde not indirimi bekliyorum ‘’ savım böylece haklı çıkmış oldu. Keşke çıkmasaydı diyorum içimden tabi ki. Yalnız o gün canlı yayında da bu savımın ekonomik değil siyasi nedenlerden kaynaklanabileceğini belirtmiştim. Neden olarak kurumun şu ana kadar ki açıklamalarından çıkardığım manşet olmayan söylevleri, geçen hafta gelen başka bir kredi kuruluşu tarafından Macaristan, Rusya gibi not değerlendirmeleri ve piyasada oluşan aşırı durgun/uyuşturucu fiyatlamalar bu kanıya varmama neden olan ana başlıkları oluşturabilir.
Pek,i bundan sonra ne olacak? Şimdi durumu iki açıdan incelemek gerekiyor. Bunlardan ilki ve çok daha önemlisi ekonomi! Çok açık ve net majör ekonomik verilerimizde mevsimsel etkiler dışında büyük bir bozulma olmadığını ve bir stabilitenin yakalandığını söyleyebiliriz. Yani notumuz düştü kriz geliyor balonlarına inanmasak iyi olur. Tabi ekstra beklenmedik durumlar yaşanmadığı sürece. Yalnız mikro anlamda iyileştirmeler/geliştirmeler konusunda hala gidecek çok yolumuz olduğunu belirtmeliyim. Yani Bist30 ‘a girme adayı yeni şirketler çıkarmamız şart. Özellikle yazılım sektöründe dünya da büyük bir yükseliş yaşanırken bizim de bu sektörden rekabet edebilir şirketler çıkarmamız gerekmektedir. Bakınız örnek vermek gerekir ise, 2001’de global piyasaların en büyük beş şirketinden biri yazılımcı bir şirket iken 2016’da beş şirketin tamamı aynı sektörden şirketler haline gelmiştir. Yani ekonomimizi geliştirmek istiyorsak yeni dünyanın şartlarına uygun şirketlere sahip olmalı, bunları devler liginde oynatmalıyız.
İkinci açı ise tabi ki finansal piyasalar. Burada öncelikle bir konunun altını çizmek isterim. Her ne kadar birbirleri ile bağlantılı olsalar da ekonomi ve sermaye piyasaları farkını artık ayıt etmemiz gerekmektedir. Not indirimimiz ile ilgili durumun ise ilk atakta sermaye piyasaları ile iniltili olduğunu unutmayalım. Sermaye piyasalarının da uzun süreli ve kısa süreli sıcak para ile her iki yöne de hareket edebilen belki de hareket etmesi gereken bir yapısı olduğunun altını çizelim. Fiyat oynaklıkları, kırılmalar, sert yükselişler, sert düşüşler, düzeltmeler bunların hepsi fiyatlamalara tabidir. Fiyatlamalar ise arzın ve talebin oluşturduğu iktisadi gerçekliktir. Bunu da şöyle duvara koca koca yazalım. Bunları neden söylüyorum. Ekonomik resimde büyük bir bozulma olmadığı sürece fiyatlardaki oynaklığın geçici olduğunu unutmamak için. Yani borsanın sert bir şekilde düşmesi illaki bir ekonomik kriz anlamında olmayacağı gibi sert bir şekilde yükselmesi de o ülke için kalıcı çözümlerin geldiği bir ekonomik yapı anlamında olamaz.
Bu ayrımın da altını çizdikten sonra gelelim piyasalara. Bakınız 15 Temmuz sürecinden sonra sert bir geri çekilme yaşayan borsa için burada çok önemli bir yazı yazmış, sosyal paylaşım sitemden bağıra bağıra bir grafik paylaşmıştım. Endeksin 2001 yılından gelen 15 yıllık yükselen grafiğini ışıklı tabelalarla belirtmiş ve bu trend kırılmadığı sürece uptrendin devam etme ihtimalini belirtmiştim. Takip edenler çok iyi bilir ki fiyatlar tam da 15 yıllık bu boğa piyasasının desteğinden yani kabaca 70,000 bölgesinden dönüş yaşamış ve son iki aylık kabaca %13‘lük bir yükseliş oluşmuştur. Bu grafikleri ve fazlasını hem önceki yazılarımdan hem de yukarıdaki adresi yazılı sosyal sitemde bulabilirsiniz. Borsanın açılışı itibari ile şu anda bu destek bölgesinin uzağındayız. Yani bir ayı piyasasını konuşmak için şuan çok erken görünüyor. Lakin büyük resmi görmek isteyenlerin gözü yine de bu yükselen trendde olsun. Aşağı yönlü kırılması borsa için hoş olmayan bir teknik görüntü ortaya çıkarabilir. Tabi bu trendin kırılıp kırılması önemli bir değişkene bağlı! Hayır döviz kuruna değil! Evet 10 yıllık tahvil faizlerine. Ülkemizde çokta bakma alışkanlığı edinilmemiş bu enstrümanın borsa ile %90’lara varan ters korelasyonu iyi bir yol gösterici. Burada yaklaşık dört aydır dikkat çektiğim 9,50 önemli bir destek olarak çalışmakta. Satışların ise yine buradan geldiğini gözlemledik ki, yeniden çift haneli sayıların zorlandığını izlemekteyiz. Şunu net bir şekilde söylemekte fayda var. 9,50 aşağı kırılmadan borsa için yeniden 80,000’lerin üstü şuan için hayal diyebiliriz. 10,50‘nin üstünde ise korkutucu tablo çalışıp yukarıda borsa için altını çizdiğim destek seviyelerine doğru geri çekilme izleyebiliriz.
Toparlarsak, gözümüz kulağımız 10 yıllıklar için söylediğim direnç seviyesinde olsun. Borsada moralleri bozacak senaryoya bu direnç kırılırsa gidilebilir. BİST100 ‘ün 15 yıllık trendi kırılmadan ise bir ayı piyasasından şuan için söz edemeyiz. Falcılık edip gelecek hakkında yazı tura yorum yapmaktansa matematikten kopmadan fiyatlara bağlı adım adım yol almak her zaman akılcı olandır.
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN