Kara perşembenin perde arkası
Dünyada ise bu perde sakin geçti. Gelişen ülke paraları ortalama % 0,3 değer kaybederken, hisse marketleri ılımlı yükselişlere imza attılar.
TÜRKİYE NEYİ FİYATLIYOR ?
Yurtiçinde süren negatif ayrışmayı domine eden faktör AB ile artarak devam eden gerilim. Avrupa Parlamentosu Perşembe günü Türkiye ile müzakerelerin geçici olarak dondurulması yönünde bir tavsiye kararına imza attı.
Kara Perşembe ( 24 Kasım ) bu haberin yanında Suriye rejimine ait bir uçak tarafından El-Bab yakınlarında askerlerimize hava saldırısı düzenlenmesine ve üç askerimizin şehit olmasına sahne oldu.
TCMB‘nin faiz artırımına rağmen dolarda tansiyonun düşmemesinde ve borsada satışların hızlanmasında bu saldırının güçlü etkisi var.
Ne yazık ki son bir buçuk yılda aldığımız şehit haberlerinin haddi hesabı yok. El Bab haberini farklı kılan bu saldırı Türkiye ile Rusya arasında yeni bir gerilime neden olur mu kaygısı.
Henüz sis bulutu dağılmış değil. Ancak haber akışı bu olayın yinelenmemesi için tedbir alındığına ve Rusya ile yeni bir gerilim yaşanmayacağına işaret ediyor.
Avrupa cephesinde ise gerilim had safhada. Türkiye mülteci anlaşmasını iptal etme kartını açıkça ortaya koyarken Avrupa’da buna cevaben ekonomik yaptırıma gidebileceğini ima ediyor.
15-16 Aralık tarihlerinde AB liderler zirvesinde Avrupa Parlamentosunun tavsiye kararı görüşülüp karara bağlanacak. Liderler zirvesinde bu önerinin onaylanması beklenmiyorsa da gerilimin daha da vites yükseltip yükseltmeyeceği merak ediliyor.
KARA BULUTLAR DAĞILACAK MI ?
Geçen hafta “Türkiye’de önümüzdeki günlerde en kötünün geride kalabileceği ve lokal şartların görece yumuşamaya başlayabileceği Avrupa Parlamentosundan Perşembe günü gelebilecek kararın aşırı iskontolu fiyatlardan borsada belki de son alış dövizde de aşırılaşmış fiyatlardan son satış fırsatı olabileceği “ görüşünde olduğumu paylaşmıştım.Yazıya rekor sayıda yorum geldi. Geri bildirimde bulunanların önemli bir bölümü beni yağcılıkla, iktidarı savunmakla, hayal görmekle suçladı. Bu geri bildirimlerdeki tonlama toplumda oluşan umutsuzluğun, gerilimin ve deşarj olma gereksiniminin hangi düzeye tırmandığını açıkça ortaya koyuyor.
Türkiye ekonomisinin ciddi sorunları var. Yılın ikinci yarısında büyüme yerini daralma & durgunluğa bıraktı. Kronikleşen güven kaybı bunun kolayca atlatılmasının önünde en büyük engel. İşsizlik mortgage krizinin yaşandığı 2009 yılı hariç tutulursa son 10 yılın en yüksek düzeyine tırmandı.
Ekonomik durgunluk kalıcılaşırsa 2017-2018 perdesinde kamu bütçe açığı hedeflenen ve makul olan % 1,7 oranının üzerine çıkabilir.
Türkiye küresel iklim pozitif olduğu için AB tarafından sert bir ekonomik yaptırıma uğramadıkça 2017 yılında da krize girmez. Ama ekonomide sert irtifa kaybı yerini bir toparlanmaya bırakmazsa küresel bir krize sahne olabileceğini düşündüğüm 2018-2020 parkurunda çok büyük güçlüklerle baş etmek zorunda kalabilir.
“Bugünden ala kriz mi olur zaten krizdeyiz” diyenler vardır. Cevaplayım olur. Gerçek kriz şirket satışlarının % 50 azaldığı çevrenizdeki her sekiz firmadan birinin iflas ettiği her sekiz kişiden birinin işsiz kaldığı bu can yakıcı sürecin 12-24 ay devam ettiği çok daha dramatik bir tablodur.
“Ha şöyle yola gel diyenler” boşuna sevinmesin. Ben bunları ilk kez yazmıyorum. Sadece herkes görmek istediğine bakıyor. Değerlendirmelerimde taraf olmadan / taraf tutmadan kalemimi eğip bükmeden objektif kalmaya hep özen gösterdim.
Bazı okurlar “Daha ne güneşli günleri o zaman “ diyecektir şimdi de. Geçen hafta yazmıştım ama herkes tarafından anlaşılması için daha açık yazayım ;
1- Borsa İstanbul’un geride kalan üç buçuk yılda diğer borsalara kıyasla $ bazında % 50 ve Türk Lirasının % 23 negatif ayrışmasının güncel şartların bir sonucu olduğunu,
2- Türk varlıklarındaki negatif ayrışmanın sürmesi için lokal şartların daha da olumsuza evirilmesi gerektiğini,
3- Türkiye’de günümüzde çok kötü kabul edebileceğimiz şartların önümüzdeki süreçte ( 6-12 ay ) az kötü veya vasata evirileceğini, varlık fiyatlarının da bu nedenle yukarı gideceğini
4- 2017 içinde gerçekleştirilmesi planlanan Cumhurbaşkanlığı referandumunda EVET oylarının %50’yi aşmasını hedefleyen iktidarın seçime görece pozitife evirilen bir iklimle gidilmesini arzu edeceğini, bu nedenle iç ve dış gerilimin GÖRECE yumuşayacağını, aksi senaryoda referandumdan EVET kararı çıkmasının kolay olmayacağını,
5- AB ile yaşanan gerilimde en kötünün geçen hafta geride kaldığını ve gümrük birliği anlaşmasının ekonomik kazanımlar elde edilecek şekilde geliştirileceği ve AB-Türkiye ilişkisinin zaman içinde tam üyelik yerine ekonomik işbirliği içeren imtiyazlı ortaklık çizgisine evirileceğini,
6- Önümüzdeki yıl ABD ile anlaşmazlıkların aşılacağını ve bunun yurtiçinde süren terör olaylarının kontrol altına alınmasını GÖRECE kolaylaştıracağını,
7- Finansal piyasaların günceli değil yarını fiyatladığını ortaya koyduğum bu senaryonun gerçekleşebileceğine yönelik ilk sinyallerin filizlenmesini takiben,
Başta 13 sene geriye giden Borsa İstanbul olmak üzere Türkiye varlıklarının yabancı yatırımcıların alışlarına sahne olacağını, Türk Lirasının da benzerlerimiz ile sadece bu sene içinde oluşan % 17’lik farkın en azından bir bölümünü kapatma fırsatı yakalayacağını düşünüyorum.
Kuşkusuz bunlar iddia değil taahhüt de içermiyor. Bu hafta piyasalar ne olur sorusuna yanıt da üretmiyor.
Herkes söz konusu faktörlerin ne yönde bir gelişime sahne olabileceğini öngörüp stratejilerini de beklentileri ile uyumlu şekilde oluşturabilir.
FED faiz arttıracak dolarda o yüzden 3,50 olacak öngörülerini kutluyorum. Esas olan sonuçtur. Ama lütfen eğri oturup doğru konuşalım. Kasım ayında USDTRL‘nin 3,50 sınırına dayanmasını borsanın diğer ülke endekslerine göre 13 yıl önceki iskontoya gerilemesini FED ile Trump’la İtalyan bankaları ile ilişkilendirmek samimiyetsizlik olur.
Hangi gelişen ülkede dolar hangi vadede ne kadar yükselmiş yukarıdaki tabloda açıkça yer alıyor.
İTALYA REFERANDUMU BİR ÇALKANTIYA NEDEN OLUR MU ?
4 Aralık’ta çizme sandığa gidiyor. Küresel piyasalar bu cepheyi dikkate izliyor ve referandumun nelere neden olabileceği merak ediliyor. Geçen hafta yayınladığım röportajda yakın dostuma bu konuyu da sormuş ve yanıtlarını bu haftaya saklamıştım. İşte o bölüm ;
Yakın gündem İtalya. Anketlerde hayırlar önde. Yine anketler yanılabilir ve sandıktan sürpriz bir evet kararı çıkabilir mi ?
Her şeyden önce, İtalya'daki referandum meselesi "acemi oğlan" yeni yetme Başbakan Renzi'nin referandumu hükümetin güvenoylaması haline getirmesiyle gereğinden fazla önem ve anlam kazandı. Uzun uzadıya anlatıp okurları sıkmayalım; bu referandum da bir nevi mini sistem değişikliği öngörüyor. Kamuoyu yoklamaları şöyleydi: %55-56 hayır - %44-45 evet, kararsızlar da %10 civarında. Yani 4 Aralık'ta yapılacak olan referandum öncesi, hayırlar galip gelecek gibi. İktidar da, daha doğrusu Başbakan Renzi de bu gidişatı tersine çevirebilecek bir performans gösteremiyor. Ancak... İtalya'dan bahsediyoruz; başka bir Avrupa ülkesinden değil! İtalyan seçmene güven olmaz. Hem de hiç!
Renzi referandumdan hayır çıkarsa istifa ederim ve geçiş hükümetinde yer almam dedi. Bu ülkede referandumdan hayır çıkması durumunda neler yaşanabilir ? Beş Yıldız hareketinin 2017 erken seçiminde iktidara yürüme şansı var mı ?
Renzi istifa eder mi, geçiş hükümetinde yer alır mı, almaz mı, belli olmaz. Ancak kesin olan bir şey var ki, mevcut yönetim topal ördek durumuna düşecek ve kesin kez erken seçime gidilecek. Komedyen Beppe Grillo'nun başında olduğu 5 Yıldız Hareketi iktidara yürür mü? Öyle bir gücü ve oyu yok. 5 Yıldız'a son dönemde yapılan yerel seçimlerde oy verenler, Renzi'ye "gıcık" oldukları için yaptılar bunu; 5 Yıldız'ı destekledikleri için değil! Tamamen tepki oylarıydı. Roma'da -tam da bu sebepten- sürpriz şekilde belediye başkanı seçilen Virginia Raggi polemik ve gaflarla dolu bir başlangıç yaptı ve 5 Yıldız Hareketinin bu işlerde ne kadar acemi ve hazırlıksız olduğunu gösterdi. Açıkçası gelecek için hiç de iyi bir örnek oluşturmadı. İtalyan seçmen de bunun gayet farkında. İtalya'da iktidar olabilecek güç ve kadrodaki tek parti, Renzi'ye rağmen, Demokrat Parti. Yine, ancak bu defa daha kırılgan, iktidar olacaktır.
İtalya cephesinde kritik faktör marjinal Beş yıldız hareketi. Görünen o ki bu cephede panik butonu gerektiren bir hal yok. Pusulayı borsa ile noktalayalım.
BORSA İSTANBUL
BIST 100 geçen hafta en düşük 73.752 puanı test edip perdeyi 74.363 seviyesinde tamamladı. Böylece 22.000 dolar desteği aşağı kırıldı ve endeks 21.500 dolara gerilemiş oldu.
Geçen haftada paylaştığım üzere ben dolar bazlı bu desteğin aşağı kırılmasının kalıcı ve major bir trend değişimine işaret ettiği değerlendirmelerine katılmıyorum.
Aksine Borsa İstanbul’un diğer borsalara kıyasla uğradığı aşırı iskontonun pek çok yabancı profesyonelin ekranında BIST’i ön sıralara taşıdığı görüşündeyim.
Henüz hamle yapmıyorlar. Hamle için en kötünün geride kaldığı günü öngörmeye çalışıyorlar.
Ben bu pencereden bakınca özellikle Ankara’dan ve Berlin’den gelen açıklamaların dikkatle izlendiğini ve AB – Türkiye bir asgari müşterekte buluşacak beklentisine neden olacak haberlerin dört gözle beklendiğini tahmin ediyorum. Haftaya buluşmak dileği ile.
PARANIN YOLU - Günlük Değerlendirmeler
Hafta içi her gün Paranın Yolu adlı video haber serisi ile bigpara.hurriyet.com.tr ‘da piyasaları değerlendiriyor, genel stratejiye yönelik görüşlerimi pazar günleri 23:30’da yine BIGPARA ‘da yayınlanan köşe yazım Pusula ile okurlara aktarıyor, haber akışına bağlı anlık tespitlerimi twitter adresimde ( @eralkarayazici ) paylaşıyorum.
Pusula yayınlandığında haberdar olmak ve ücretsiz olarak tüm posta pusula gönderilerine yayınlandığı anda ulaşmak için abone olabilirsiniz. http://pusulaninotesi.com/posta-pusula/
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN