2018 dünya borsalarında çok sert bir yükselişle perdelerini araladı. Ocak ayının sonlarına yaklaşırken hisse senedi endekslerinde sadece bu üç buçuk haftalık etapta yükseliş ( dolar bazında ) yüzde sekiz oldu.
Bu primin yarıya yakını doların dünyada yüzde üç değer kaybı yaşamasından kaynaklanıyorsa da lokal para birimleri cinsinden de borsaların Ocak getirisi yüzde beşi buldu.
Bizim borsa ilk üç hafta bu ralliye katılamadı. Afrin faktörü baskı yarattı. Ancak harekat sırasında ABD ve Rusya ile bir sorun yaşanmayacağı anlaşılınca sadece üç günde TL bazında yüzde dört dolar bazında yüzde altı değer kazanarak BIST aradaki farkı kapattı.
Bugün Pusulayı haftanın veya ayın falına bakmak yerine ipuçları filizlenmeye başlayan küresel resesyon riskinin zamanlamasına ve olası sonuçlarına ayırdım.
Emin olun bu konu her yönden, hepimiz için borsa dolar bu hafta ne olur sorusunun yanıtından çok daha önemli.
BİR DÖNEMİN SONU YAKLAŞIYOR
Borsalarda yaşanan yükseliş yeni bir şey değil. Küresel hisse senedi marketleri iki -üç yukarı bir aşağı bir ritimle dokuz senedir değer kazanıyor.
Halay başı ABD. Dow Jones endeksi 2008 mortgage krizinde 14.000 puandan 7.000 puana savrulup bu seviyeden dokuz yılda 26.300 puana ulaştı. Bunda bir anormallik yok. Ekonomik büyüme hız kazandıkça şirket karlılıkları yükseldi bu pozitif döngü de hisse senedi fiyatlarına yansıdı.
Ekonomik büyüme hız kesmeden sürdükçe ve şirket karlılıklarındaki artış devam ettikçe bu tablo değişmez.
Amerika bu döngüyü yaşarken gerek reel ekonomi gerek finansal piyasalar kanalı ile bu ritmi tüm dünyaya yaydı. Son iki yıldır Avrupa da güçlü şekilde bu akımın etkisi altında. Dünya genelinde işsizlik azalıyor. İş sahibi olanlar elde ettikleri geliri harcıyor onlar harcadıkça ekonomi daha da hızlanıyor.
Siz bakmayın altı ayda bir kriz çıkacak alarmı verenlere.
Ortada suni bir saadet zinciri veya bir balon yok. Gerçek bir canlanma dönemi ve doğal sonuçları yaşanıyor.
İyi güzel de bu nereye kadar böyle devam edebilir ?
İşte sorun da tam burada.
Dünya ekonomisinde herhangi bir durgunluk veya daralma yaşanmadan aralıksız büyüme kaydedilen perdeler bugüne kadar en fazla dokuz – on sene sürdü.
İnsan nasıl bir noktada yorulup dinlenme, sindirme ihtiyacı hissediyorsa aynı şey kapitalizmin doğasında da var.
Dünya ekonomisi de her büyüme parkurunu takiben bir nekahat dönemi gereksinir, yaşar.
Bu evre kimi zaman ılımlı kimi zaman ise iyimser döngü tam tersine döndüğü için sert çalkantılarla geçer. Ekonomik krizlerle bu süreç içinde karşılaşırız.
Şirket satışları düşer, karlar azalır veya buhar olur. İşsizlik yükselir, risk alma iştahı yerini mide krampına bırakır.
Ortalama 12-18 ay süren bu perdeler kabuk bağlayan yaraların açıldığı, çürük binaların yıkıldığı bir detoks olur aynı zamanda.
Uzatma söyle ne zaman yaşanacak bu dönem diyor belki bazı okurlar.
Kuşkusuz mutlak bir yanıtım yok. Ancak içtenlikle görüşlerimi aktaracağım.
Önceki yazılarda küresel durgunluk veya resesyonun ( daralma ) 2020 veya 2021 yılında yaşanacağını düşündüğümü sizlerle paylaşıyordum.
Halen 2018 – 2019 kuşağında bunun yaşanmasını beklemiyorum.
1- Öncü sinyaller bana dünya ekonomisinin bir durgunluk veya resesyonu 2020 yılında yaşaması olasılığının kuvvetlendiğini, 2021 yılına kalması ihtimalinin azaldığını,
2- Durgunluk veya resesyon öncesi evre olan canlanma döngüsünden çıkış ve daralmaya yönelim perdesinin 2019 yılında yaşanması olasılığının yükseldiğini,
3- Bu nedenle gerek dünya ekonomisi gerek küresel marketler adına 2018 yılının 2010 yılında başlayan pozitif döngüde final perdesine sahne olmaya aday göründüğünü düşünüyorum.
Aynı veri grubu ekonomik aktivitede önümüzdeki iki veya üç çeyreğin keskin bir iniş riski içermediğine ancak üzerine koyarak canlanmaya tempo katan bir seyrin yaşanmasının ve öncü göstergelerde kuvvetlenişin sürmesinin de kolay olmadığına işaret ediyor.
Bu nedenle borsa endekslerinde yaşanan dokuz yıllık rallide tepe noktaların bu yıl içinde görüleceği ve 2019 yılının ( 2020 daralmasının öncesinde fiyatlandığı ) sert bir düşüş trendine sahne olabileceği görüşündeyim.
Sonuç derseniz;
1- Yarın hisseleri satalım kaçalım dolara taarruz edelim dedirtecek bir hal yok. Bu yazı gün hafta veya aya yönelik bir değerlendirme değil.
2- İlk yarıyılda borsa endekslerinde makul düzeltmelerden öte bir satış dalgası beklemiyorum. Ancak dokuz yıl süren rallinin sona ermesini takiben yılın kalan bölümünde hakim trendin yatay olacağını düşünüyorum.
3- Bu nedenle borsada artık uzun vadeli yatırım yerine kısa – orta vadeli stratejileri daha doğru sonuçlar sağlamaya aday buluyorum.
4- Küresel durgunluk veya resesyon finansal piyasaları yaşanırken değil ortalama başlamasından dokuz ay kadar önce etkisi altına alır.
2019 planlamalarında bu önemli riskin göz önüne alınmasında yarar var.
5- Hisse senedi marketlerinde bu ay oluşan ivmenin uzun vade adına bir tepe oluşumu havasında geliştiğini, borsa endekslerinde ilk çeyrek içinde görülebilecek en yükseklerin yıl genelinde ( ve belki takip eden iki üç sene boyunca ) bir daha aşılamayabileceğini düşünüyorum.
6- İlk çeyrek tepesi yıl bütününde geçilemeyebilir görüşü başta ABD olmak üzere küresel borsa endeksleri ile ilgili. BIST’in halen göreli iskonto içerdiği için pozitif lokal gelişmelere pozitif yanıtlar üreterek pekala 2018 yılı içinde yükselişi sürdürme şansı var.
Bununla birlikte 2018 yılına 171.000 puan yakınlarında perde aralayıp yüzde sekiz değer kazanarak dün 185.000 puana dayanan BIST Banka endeksinde 195.000 puan, BIST 100 endeksinde 125.000 puan civarının güçlü dirençler olduğunu ve kısa vadede aşılmalarının kolay olmadığını, 3,73 seviyesine gerileyen USDTL cephesinde aşağı yönlü risklerin 3,65 civarı ile kısıtlı olduğunu ve geri çekilmenin bu seviyeye kadar sürebilmesi için ise EURUSD paritesinin 1,27 major direncine kadar yükselmesi gerektiğini düşünüyorum.
Pazartesi günü yayınlanacak bir sonraki Pusulada buluşmak dileği ile...
PUSULA – ABONELİK
Hafta içi her gün saat 08:45’de Kanal B‘de ve Paranın Yolu adlı video haber serisi ile
http://bigpara.hurriyet.com.tr/ de piyasaları değerlendiriyor, genel stratejiye yönelik görüşlerimi pazartesi günleri en geç saat 13:30’da yine BIGPARA ‘da yayınlanan köşe yazım Pusula ile okurlara aktarıyor, haber akışına bağlı anlık tespitlerimi twitter adresimde ( @eralkarayazici ) paylaşıyorum.