Borsa İstanbul Tek Başına
Okurların sağlıklı kıyaslama yapabilmesi için yukarıdaki tabloya JPY ile birlikte küresel borsaları temsilen Alman DAX endeksinin TRY bazı değişim oranlarını ekledim.
Üç hafta önce kaleme aldığım yazıda borsanın artık zorlanabileceğini, 3500 puana kadar sürebilecek bir değer artışının yılsonunun konusu olabileceğini düşündüğümü, Eylül-Ekim parkurunda ise 3200 puan çevresinde yatay bir seyri daha olası bulduğumu paylaşmıştım.
Gerçekleşme böyle olmadı; endeks yılsonuna 3,5 ay kala 3500 puanın da üzerine çıktı ve iki tabloda da görebileceğiniz üzere her vadede tüm finansal alternatiflerine açık ara fark attı.
Son üç haftadır küresel piyasalar ise yatay seyrediyor. Ağustos ikinci yarıda düşen hisse fiyatları Eylül ayının ilk bölümünde ancak bu parkurun kayıplarını geri alabildi.Sonuç derseniz dünya borsaları bu yıl halen ortalama yüzde 25 kayıptayken BIST yüzde 35 dolar bazında getiri ile performans sıralamasında açık ara farkla ilk sıraya yerleşti.
O halde Türkiye özelinde bir ayrışma mı var derseniz hayır aslında pek öyle bir durum da yok.
Yukarıda sağda son sekiz haftada ralli yaşayan Türkiye hisse senedi ETF’ini, sol tarafta ise 25Y Türkiye tahvilinin (Eurobond) fiyatını görüyorsunuz. Her ikisi de $ bazında.
Bir bütün olarak Türkiye ayrışıyor diyebilmemiz için 750 BP olan CDS’in en azından 400-450’ye düşmesi ve bunun yansımasıyla 25Y tahvilin fiyatının 80 $’a yaklaşması gerekirdi.
Yabancı yatırımcıların etkin olduğu yurtdışına ihraç edilmiş Türk tahvilleri küresel piyasalar ile ahenkli seyri sürdürürken, son 8 haftada güçlü pozitif ayrışma BIST ve ona endeksli Türkiye ETF’i özelinde gerçekleşti.
Hemen herkes birbirine aynı iki soruyu soruyor; BIST’te ne oluyor ve ne olacak?
Öncelikle küresel piyasalar ile bağı kopan BIST’in bundan sonra en azından birkaç ay kendine has bağımsız bir seyir içinde olmasını beklemek daha gerçekçi.
Dünyada neler oluyor, yurtdışından nasıl bir hava dalgası gelebilir soruları demode.
Küresel endeksler yükselse de, düşse de muhtemelen bir süre BIST üzerinde etkili olmayacak.
Hareket Eurobondlara yansımadığı için uzun vadeli bir beklentiye dayandığını düşünmüyorum.
Peki Borsa İstanbul’da bu kadar iştahla ve sert fiyat artışına neden olacak şekilde alış yapanlar kim?
Küresel fonlar değil.
Borsa İstanbul’u domine eden aktörler yerel.
İşlem kalıpları farklı, agresif.
Vadeli piyasada satış yönünde pozisyon alan yatırımcılara karşıt bir konumlanma da var.
BIST’te sıra dışı bir süreç yaşanıyor ve devamı da sıradanlıktan uzak şekilde gelişmeye aday görünüyor.
İki ayda hisse senedi fiyatları son beş yılın reel olarak en yüksek düzeyine tırmandı.
İskonto taşıyan şirket sayısı önemli ölçüde azaldı.
Bir noktada hisse senetlerinin el değiştirmesi ve Aralık 2021’i çağrıştıran bir geri dönüş yaşanması dikkate alınması gereken potansiyel bir risk.
Her ne kadar sebebi farklı olsa da Aralık ayı içinde BIST 100 endeksi dört işlem gününde yüzde 30 kayıpla 2400 puandan 1750 puana savrulmuştu.
BIST son sekiz haftada kaydettiği primle aradan geçen on ayın enflasyonu kadar prim yapıp reel olarak Aralık 2021 zirvesine geri döndü.
Haklı olarak peki bu oranda olmasa dahi yakın sayılacak bir oranda savrulma endeks hangi seviyeye yükselirse yaşanabilir diyeceksiniz.
İnanın fikrim yok.
Sert fiyat hareketlerinin final sahnesi ağırlıkla en beklenmedik zamanlarda gerçekleşir.
Cari düzeyden gerçekleşse de, yüzde 15-25 artış kaydedip sonra gelişse de şaşırmam.
Yukarıdan aşağı yüzde 20-30’u bulabilecek bir satış dalgası tepe nokta işaretlendikten sonra Aralık 2021 gibi birkaç günde gerçekleşmeyip, iki yönde sert dalgalanmalar içeren bir ritimle zamana yayılarak da gelişebilir.
Hareketin biçimi ve dünyadan bağımsız oluşu tahmin üretmeyi güçleştiriyor.
Sonuç derseniz; öngörülebilirliğin azalması ve iskontonun ortadan kalkması nedeniyle Borsa İstanbul’da artık riskler daha baskın görünüyor.
Türkiye’yi burada noktalayıp, ilgilenenler için yurtdışı ile devam edelim.
Küresel piyasalarda yılın son çeyreği içinde başlayacak uzun soluklu bir ralli beklediğimi sizlerle daha önce paylaşmıştım.
Bu görüş geçerliliğini koruyor.
Dünya ekonomisinde durgunluğun yeterince fiyatlandığını ve bir sonraki perdenin büyüme parkuruna dönüş partisi olacağını düşünüyorum.
Önümüzdeki 12-18 aylık vadede varlık fiyatlarında dolar bazında yüzde 100’u bulabilecek getiriler ile karşılaşmamız mümkün.
Ancak bu hareketin yılsonuna kalmadan başlama ihtimalinin de masaya geldiği görüşündeyim.
Çünkü ritmik açıdan Eylül ilginç gelişiyor. Evet BIST gibi sert bir sıçrama yok henüz ortada.
Ancak önceki hafta Rusya, Avrupa’nın gaz vanasını kapatmasına rağmen piyasalar değer kaybetmedi.
Dikkate alınması gereken bir dayanıklılık gösterdiler.
Salı günü açıklanacak ABD enflasyon verisinde de beklenti üzeri bir gerçekleşme ile karşılaşmazsak rüzgar yılsonuna kalmadan yön değiştirebilir ve Şubat 2024 yolculuğu başlayabilir.
Bir sonraki Pusula’da buluşmak dileğiyle…
- BIST
- DOLAR
- EURO
- ALTIN